Burada okuduğum kitaplar üzerine aldığım bazı notları paylaştığımı belirtmiştim. Bu haftaki kitabımız Zaman Makineleri, Carlo M. Cipolla tarafından yazılmış.
ZAMAN MAKİNELERİ
(Saat ve Toplum 1300-1700)
Carlo M. Cipolla
İtalyancadan Çeviren: Erdal Turan
Alfa Basım Yayım Dağıtım
1.Basım: Temmuz 2021
A) Özet-Yorum:
Beklentilerimi hiç karşılamadı. Belki benim beklentilerim farklıydı, bilemiyorum. Ben saatin tarihine ve sosyoekonomik açıdan etkilerinden bahsedileceğini ummuştum. Aslında bu konuya ufaktan girse de hiç tatmin edici değildi. Belki de saatin gerçek hikayesi anca bu kadardır. O yüzden böyle anlatılabilmiştir.
Kitap, başlığından da anlaşılacağı üzere, 1300 ile 1700 yılları arasında saatin tarihinden ve toplumsal-ekonomik etkilerinden çok kısaca bahsetmektedir. Kitabın birinci kısmında saatin Avrupa serencamından bahsederken ikinci kısmında Çin ve Japonya örnekliğinde Asya’daki tarihi ve etkisinden bahsetmektedir. Fakat hem tarihi hem de sosyo-ekonomik etkileri çok güdük kalmıştır.
Avrupa’da saat mekanik bir eğlence aracı olarak görülmüştür. Bu dönemdeki saatler kesinlikle hassas bir ölçüm cihazı değillerdi fakat halkı etkileyen oyuncaklar olarak algılandı. Şehirdeki saatlerin bakımları ve yapımları çok maliyetli olmakla birlikte saatler şehirler için bir gurur kaynağıydı. Bu sebeple saat çok popüler olmamakla birlikte istenen bir cihazdı. Asya’da da durum bundan pek farklı değildi.
Doğu’ya ticaret yapmaya gelen batılıların ücret olarak verecekleri pek bir şeyleri yoktu. Saat soyluları ve zenginleri etkileyen bir mekanik oyuncak olarak batılılar tarafından takas malzemesi olarak kullanılmıştır.
B) Alıntılar:
1)”Ancak 17.yüzyılla birlikte giderek daha çok sayıda araştırmacı kendine metafizik problemlerden çok somut problemler hakkında deneysel bir yanıt alabileceği sorular sormaya başladı. Bu araştırmacılar doğayı titizlikle gözlemlemeye çalıştılar ve önceleri sadece sanatla ve zanaatla ilişkili olduğunu düşündükleri doğanın, artık bilimin amacı olduğunu daha çok kabul etmeye başladılar. Başarılarının temelinde deney ve matematiğin ortak uygulaması vardı ve en görkemli sonuçları verenler, ölçüme ve matematiksel ifadeye indirgenebilen bu bilim dalları oldu.”(14)
2)”Saatçiliğin ilk dönemlerinin en tuhaf olayı, hassaslık konusunda önemli gelişmeler kaydedilmezken, hep daha garip ve karmaşık biçimde çalışan saatlerin üretilmesi oldu. Bu durum bizi şaşırtmamalı: Çarka çark eklemek, eşapman sistemini ayarlamaktan daha kolaydı. Öte yandan otomatlar ile astronomik göstergeler halk arasında büyük ilgi uyandırıyordu.”(27)
3)”14. ve 15. yüzyıl boyunca saate talep kısıtlı oldu ve bu, uzman bir zanaatkâr grubunun oluşmasına olanak vermedi. İlk saatçiler ya çilingir ya da demirciler veya top dökümcüleriydi; başka bir ifadeyle, metal işçiliğinde uzmandılar ve mekanik saat ürettikleri veya onardıkları nadiren görülürdü.”(36-37)
3)”Saatçilik, fizik ve mekanik alanlarındaki teorik buluşların uygulandığı ilk üretim sektörü oldu. Diğer yandan saatçilik, uygulamalı mekaniğin genel ilerleme ritminin saptanmasına katkıda bulundu ve bilimsel cihazların gelişmesinde birinci derecede önemli rol oynadı.”(54)
4)”’Londra’da ikamet eden saatçi kentliler’ sarayın nezdinde protestoda bulunarak, ‘bu ülkeyi istila eden birçok yabancının müdahalesi yüzünden mesleklerini sürdürmekte güçlük çektiklerini ve gözden düştüklerini’ belirttiler ve yabancıları her türden ‘istismarla’ suçladılar”(148.dipnot: Calendar State Papers, Domestics, James I. 127, 15 ve 16 Ocak 1622.)(65)
5)”Evlerde aydınlatmanın mumlarla sağlandığı, kibritin bulunmadığı bir çağda gecenin karanlığında zamanı öğrenmek önemli bir sorun teşkil ediyordu. Fransa’da Monsieur de Villayer geceleri parmağı ibrenin gösterdiği yere uzatıp sonra parmağını yalayarak saatin kaç olduğunu söylüyordu.”(155.dipnot: Franklin, Le mesure du temps, s.140)(68)
6)”İsviçreliler saatlerine marka koymuyorlar, böylece gerektiğinde diğer üreticilere satabiliyorlar, bunlar da saatlere kendi markalarını basabiliyorlardı.(burada 180.dipnot:Jacquet ve Chapuis, Montre Suisse, s.29) Şayet Londralı saatçilerden talep gelirse İsviçreliler ürünlerine Londra markası basmakta sakınca görmüyorlardı.(181.dipnot: Babel, Histoire corporative de l’horlogerie, s.518, n.2 ve p.519. Dürüst bir şekilde rekabet etmeyenler sadece İsviçreliler değildi. 1704’te Londra saatçiler loncasına, Amsterdam’da kimilerinin kendi ürünlerine Tompion, Windmills, Quare, Cabrier, Lamb ve diğer Londra markalarını koyarak İngiliz malı diye sattıkları duyuruldu: Bkz. Atkins ve Overall, Company of Clockmakers, s.258)(75)
7)”Özellikle klasik disiplinle yetişmiş kültürlü elitlerden ve Dr. Chiang’ın tabiriyle ‘ zamanı dakikalar ve saatlerle değil, günler ve aylarla ölçen’(34.dipnot: Chiang, Tides from the West, s.34-35) geniş bir köylü tabakasından oluşan bir toplumda saatin yararlı bir araç olarak kullanılma ihtimali zayıftı.”(95)8)”Zamanı ölçmek amacıyla doğdu ve sonradan insanlara daha önce ölçemedikleri veya belli belirsiz bir yaklaşımla ölçtükleri faaliyetlerini özenli biçimde ölçmeyi öğretti. Böylece saat bir taraftan kimi gereksinimlere cevap verirken, bir taraftan da yayılıp çoğalmasının koşullarını üreterek yeni gereksinimler yarattı.”(115-116)
Bir yanıt yazın